BİR BEN SEVDİM

Aslında hiç kimse sevmedi

Bir ben sevdim seni.

Severmiş gibi değil

Kana kana sevdim

Tıka basa sevdim

Dolu dolu sevdim.


Aslında kimse sevmedi seni

Sevmekten çekindi

Oysa ben yana yana sevdim

Bile bile sevdim

Aklımdan zorum var gibi

Aklıma silah dayarcasına.


Mecburmuş gibi

Ve

Başka çarem yokmuşcasına.


Bir ben sevdim seni

Aslında bir sen sevmedin beni

Herkesi sevdiğin gibi.

(Bu şiir bana ait değil.Yazanın kim olduğunu da bilmiyorum maalesef, o nedenle ismini burada yayınlayamıyorum.) 25.07.2010

posted under |

AŞKI NASIL BİLİRSİNİZ?

Aşkı bilir misin diye sordu bu gün bana biri.

Bilmez miyim?

Kim sevmez bir kirazı dalından koparmayı, eğer o kirazı kendi elleriyle sevdiğinin ağzına götürecekse?

Kim eline ağır gelen market poşetlerinden hayıflanır, o poşetlerin içindekilerle aşık olduğu kişiye mükellef bir akşam yemeği hazırlayacaksa?

Kim sabahlamak istemez, aşık olduğu kişinin sadece karnı ağrıyor diye müşaade altında tutulduğu hastane kapısında?

Aşkı sever misin diye sordu bu gün bana biri.

Sevmez miyim?

Kim aşık olduğu kişi üşüdüğünde elinin ayağının sıcacık olmasından hoşnut olur?

Hangi aşık günün ilk ışığını beklemez sabırsızlıkla, saat yedide uyandığını bildiği sevdiğinin sesini duymak için?

Kim, hangi aşık gittiği bir alış veriş merkezinde gördüğü şeylere sevgilimi çağrıştıran ne var burada diye bakmaz?

Kim aşık olduğu kişiye elindeki ekmeğin en güzel yerini vermez?

Kim, evet kim sıcak bir yorganın altında aşık olduğu, sevdiği kişiye ait başka bir sıcaklığı aramaz?

Aşk sence ne diye sordu bu gün bana biri.

Aşk dedim;

Her şey….

Gülen en güzel yüz…

En sıcak el…

En güzel ten kokusu…

Aynı duşun altında buharlaşmak…

En olmaz anda ihtiyaç duyulan bir soluk…

Kulağın en çok ihtiyaç duyduğu ses…

Gel demek, belki en olmaz anlarda…

Olmazsa olmazların en başında biri…

Gelmezse öleceğine inandığın biri bir de…

İnandığın ölümüne…

Sevdiğin her şeyinle…

Uğrunda ölüp ölüp yeniden dirildiğin, her defasında yeniden ölüp dirilmeyi göze aldığın…

En olmazı olur yaptığın…

Beyaz…

Gri bazen…

Gece karanlığında aranılan küçücük bir ışık huzmesi, gördüğünde dört elle sarılmaya hazır olduğun…

Ateş rengi bir sıcaklık…

Güneş batışında deniz manzarası, denizden uzak şehirlerde bile…

İçinde bulunduğun bedene şükretmek…

Kendini sevmek…

Kendinle birlikte herkesi yeniden, yine yeniden sevmek…

Af etmek, seni kıranları, birilerini kırdığın için kendini bir de…

Kucaklamak, var olmak adına ne varsa…

Bir de yoksunluklarına gülümseyebilmek...

Kendini yeniden, yeni bir benlikte yaratma isteği…

Radyoda çalacak bir sonraki parça…

Saçının o gün daha güzel görünmesini isteme duygusu…

Bir gün önce seni boğan yağmurlu sabaha o gün gülümseyebilmek…

Uykulu sabahlarda gözünün dört açıldığının ayrımına varmak…

Cep telefonunu daha bir derinden sevmek…

Yaktığın sigarayı gülümseyerek söndürmek…

Olmayan, yetmeyen neyin varsa içindekilerle, içindekilerin yetisiyle mutlu hissetmek…

Gülümsemek…

Ağlamak belki de bazen, şükür duygusu eşliğinde…

Derin derin düşünürken yakalamak kendini…

İki gün önce giyip hoşnut olmadığın pantolonun o gün sana daha bir yakıştığını hissetmek…

Annenle daha bir sevecen konuşmak…

Kimsenin seni beklemediğini bildiğin bir eve daha bir mutlu girmek...

Okuduğun kitaptan etkilendiğin paragrafları o yanında değilse bile içinden sessizce onunla paylaşmak, o duymasa da sevdiğin paragrafları ona okuma duygusu…

Aldığın bir çikolatayı tek nefeste bitirebilecek kadar şekere ihtiyacın olduğunda bile en tatlı yerini ona bırakma güdüsüne karşı koyamamak…

Beklemek…

Aramasa da beklemekten vazgeçmemek…

Aramayacağını bilmek ama yinede umut etmek…

Umut…

Hayal…

Yarı sarhoşluk…

Tam bir delilik…

Aşk ne sence diyen kişi, ben bunları sıralarken tamam dedi, değil dedim söyleyeceklerim bitmedi daha.

Aşk aldanmadır, eğer karşındaki aynı şeyi yaşamıyorsa seninle aynı boyutta…

Tamam dedi arkadaşım bu kadarı yeter, yetti hatta dedi.

Yetmedi dedim, en azından bana…

Aşk eğer doğru adreste yaşanmıyorsa tükeniştir…

Bitiştir…

Sıfırı görmektir…

Sus dedi arkadaşım, susmaya hiç niyetli değilim, en azından son sözümü söylemeden.

O zaman son sözünü söyle dediğini duyduğumda, zaten söylemek istediklerime son noktayı koyacak cümle ağzımdan çıkmak üzereydi.

Adam gibi sevecek yüreği olanlar gelsin bu er meydanına.

Semiha GÖKTUNA ANKARA-Eryaman 15.07.2010

posted under |
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Hakkımda

Fotoğrafım
1968 Çanakkale doğumluyum.Halen Ankara'da yaşıyorum ama en büyük özlemim İzmir'e yerleşmek.Orda renk renk sardunyalar ve salıncakla tatlandırılmış kocaman balkonu olan bir evin beni beklediğine inanıyorum.Derin yaralar aldığım kazalarım oldu. Ama hayata dört elle sarılabilme yeteneğim sayesinde atlattım. Gülebiliyorum hala, birileri benimle gülebiliyor,acıkıyorum, susuyorum, uykum geliyor, özlüyorum, sessizce, umutla ve gülümseyerek daha iyi günlerin gelmesini bekliyorum, sevme yeteneğimi kaybetmedim henüz ve kaybetmeye de hiç niyetim yok, inanıyorum önce kendime sonra kendine inanan herkese. Bunlar az şey mi? Bence herşey, sizce de öyle değil mi?

İSTERİM HERŞEY GÖNLÜMÜZCE OLSUN, YA DA OLAN HERŞEYİ GÖNLÜMÜZ KABUL ETSİN.ÖNEM VERDİĞİMİZ HERKES UZANABİLECEĞİMİZ KADAR YAKINIMIZDA OLSUN, BU KADAR YAKINLIK İSTEMİYORLARSA BİZİMLE, UNUTABİLECEĞİMİZ KADAR UZAĞIMIZDA OLSUN. İSTERİM Kİ HAYATIMIZA GİREN HER ŞEY MİDEMİZE GİREN BİR KURU LOKMA KADAR DEĞERLİ OLSUN...

Bu Blogda Ara

Followers


Recent Comments