Bal toplamak istiyorsan, arı kovanını tekmeleme.

Asla eleştirme, çünkü karşındaki kendini savunacaktır.

Kötü davranışları cezalandırmaktan, iyi davranışları ödüllendirmek daha iyi sonuç verir.

Onaylandığımız ve takdir edildiğimiz zaman yanlış yapmaktan daha çok korkarız.

Suçlu her zaman başkasını suçlar.

Yargılanmak istemiyorsan, yargılama.

İnsanları avlarken oltanın ucuna onların sevdiği yemleri takın.

İçten ve dürüst takdirlerinizi esirgemeyin. Herkesin takdir edilecek bir yeri, birşeyleri vardır.

Ne istediğini tekrarlayıp durma. Çünkü senin ne istediğinle senden başkası ilgilenmez. Başkalarını etkilemenin tek yolu onun ne istediği hakkında konuşup nasıl elde edileceğini tartışmaktır.

Söylemek istediklerini karşındakinin duymak istediği şekilde söyle.

Yarın biriyle bir şeyler konuşmak istiyorsan önce nasıl aktarayım diye düşün.

Bir şeyi bilmekle anlamak arasında dağlar kadar fark vardır.

Oturarak başarıya ulaşan tek canlı tavuktur.

Azimle os…. tahtayı deler.

Felaketlerin önüne koyduğu fırsattan yararlan. Yaşam hakkında düşünmeyi bırak ve onu yaşamaya bak.

Bir şeyleri çok istediğin zaman, istediğini gerçekleştirmek için tüm evren sana elbirliği ile yardımcı olur.

Yaşamımızda yer alan bazı olayların amacı, bizi kişisel yazgımızın özgün yolun yeniden döndürmektir. Başka olaylar da, o zamana kadar tüm öğrendiklerimizi uygulamamız için ortaya çıkar. Başka bazı olaylar da bir şeyler öğrenmek için çıkar karşımıza.

Disiplinli ve dikkatli ol, tabii ki bir de çalışkan.

Ben, ben olanım, senin gördüğün, olduğumu sandığın değil.

Madem bir kez ölmek yeterli, o kadar çok ölümle ölmek gerekmez.

İnsan kendi yazgısından kurtulamaz.

Umut, inanç, yaşam amacı. Bunlar olmazsa beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölür.

Her şey çok basit, yürekli ol yeter.

Bir insan, kendi yazgısına yürürken, sık sık yön değiştirmek zorunda kalır. Kimi zaman dış koşullar ondan daha güçlüdür.

Düşündün ama kendini bunun olanaksızlığına inandırdın. Ya da tehlikeli olduğuna. Ya da düşünülmemesi gerektiğine. Ondan olmamış olabilir.

Birinin senden bir iyilik beklemesi, senin bu dünya üstünde hala bir değerin olduğunu kanıtlar.

İnsanların icat ettiği en tehlikeli silah sözdür. Hançer, mızrak, tabanca iz bırakır. Ne var ki söz iz bırakmadan yok eder.

Bir dağa farklı yönden bakarsan her seferinde farklı bir dağ görürsün. Oysa gördüğün hep aynı dağdır.

İnsanların yüzlerindeki ifade, üzerlerindeki kıyafetten daha etkilidir.

Gülümseyen insan, her zaman daha iyi satar.

Karşınızdakine cevaplamaktan hoşlanacağı sorular sorun. Kendisinden ve başarılarından bahsetmesini sağlayın.

İnsanların size hemen ısınmasını istiyorsanız, karşınızdaki insanın kendini önemli hissetmesini sağlayın ve ona hoşunuza giden bir yönünü söyleyin. İnsan doğasının en önemli ilkesi beğenilmek için uğraşmaktır.

Başkalarının sana ne yapmasını istiyorsan, sen de onlara aynısını yap. Birlikte olduklarınızın sizi beğenmesini istersiniz (onlar da ister). Gerçek değerinizin anlaşılmasını istersiniz (onlar da ister). Kurduğunuz küçük dünyada önemli olmak istersiniz (onlar da ister). Dostlarınızdan uzun övgüler yerine içten beğeniler almak istersiniz (onlar da ister) Sevildiğinizi duymak istersiniz (onlarda ister).

Gülümsemeyi unutma, her zaman ve her yerde.

Herkes kendi adının her dildeki en tatlı ve en önemli sözcük olduğuna inanır. Ona ismiyle hitap et. Örn.Semiha canım veya Semihacım gibi..

Tartışmadan en iyi sonucu almanın yolu (tek yolu) tartışmadan sakınmaktır.

Söze başlarken asla “ sana bunu kanıtlayacağım” demeyin. Bu sözlerin Türkçe’sinin “ben senden daha akıllıyım. Sana bir şey söyleyeceğim ve sen fikrini değiştireceksin” anlamına geldiğini unutmayın. Bu bir savaş çağrısıdır. Siz henüz sözlerinize başlamadan, karşınızdakinde size saldırma hissi uyandırır. Unutmayın, bir şey kanıtlayacaksanız, kimse bunu hissetmesin.

Elinden geliyorsa diğerlerinden akıllı ol ama bunu onlara söyleme.

Karşınızdakinin yanıldığını düşünüyorsanız, söze şöyle başlayın: “Bak, ben aslında böyle düşünmüyorum. Yanılıyor olabilirim ki sık sık yanıldığım olur, o zaman lütfen sen de beni uyar. Gel şu olayı bir kez daha gözden geçirelim.”

Unutmayın; yanılabileceğinizi söylemek tartışmayı yumuşatır ve karşınızdakini daha adil düşünmeye sevk eder.

Yanılıyor olabileceğinizi söylemekle, bir çok tartışmadan mutlu ayrılmanız mümkündür.

Sizin gibi düşünmeyenlerle tartışmayın. Hele ki onlara yanıldıklarını hiç söylemeyin. Tatlı dil ve içtenlik hataların çok daha çabuk giderilmesini sağlayacaktır. Biraz diplomatik olmak, size bir şey kaybettirmez. Aksine size ve karşınızdakine daha sevecen bir ortam yaratır.

Karşınızdakinin görüşlerine saygı duyun. Kimseye “yanılıyorsun” demeyin, öyle olduğunu düşünseniz bile.

Biriyle konuşurken onun da katılacağı, evet diyeceği konulardan başlayın. Yani söze dostça başlayın.

Bırakın, konuşmanın çoğunu karşınızdaki yapsın. (Hele karşınızdaki bensem)

Bırakın, karşınızdaki kişi fikrin kendine ait olduğunu sansın. O öyle sansa ne kaybedersiniz.

Olayları karşınızdaki kişinin bakış açısından görmeye çalışın.

Karşınızdaki kişinin duygu, düşünce ve kaygılarına anlayış gösterin. Anlayış size hiç bir şey kaybettirmez ama çok şey kazandırır, unutmayın.

Olumsuz bir şey söyleyecekseniz önce karşınızdaki kişinin iyi bir yönünü söyleyin, sonra gerçekten söylemek istediğiniz şeyi yumuşatarak söyleyin. Berber bile tıraştan önce sabun sürer.

Överek söze başlayın.

Doğrudan emretmek yerine, öneriler getirin.

Ayıpları yüze vurmayın.

Nezaket kurallarına her zaman uyun. Birinden senin için bir şey yapmasını istediğinde “yardımına ihtiyacım var” diye söze girin. Bakın sonuç nasıl olumlu olacak.

Balla, sirkeyle olduğundan daha fazla sinek çekersiniz, unutmayın.

Unutmayın, insanlar duyguya dayalı hareket ederler, “ ben aklıyla hareket eden biriyim” deseler de.

Karşınızdaki kişinin egosunu kırmak yerine onurlandırın.

Cevap ya da tepki vermek konusunda seçim yapmak şansınız vardır. Cevap vermek pozitiftir ve sizi başarıya götürür. Tepki vermek negatiftir ve ters etki yapar.

Birlikte kazanmak sanatında baş oyunca, nezakettir.

Size saldırı gibi gelen bir davranış gösteren birine hemen tepki vermek yerine kendinize şunu sorun. “Bu insan, kişiliğinin gelişiminde, bu yönde tepki vermesini sağlayacak ne yaşamış olabilir.”

Karşındaki kişinin tutumu, senin tutumuna uymuyorsa onu anlamaya çalış. Kötü bir psikolojide olabilir.

İnsanlar bir şeyleri kendi nedenlerinden dolayı yaparlar, bizimkilerden dolayı değil.

Başkalarına bir erdem kazandırmanın en iyi yolu, o erdemi o kişiye atfetmektir, unutmayın.


Semoş: Ben bunların hepsini, yani neredeyse hepsini uyguladım evliliğimde. Birisi mutlu oldu, hem de çok, ama o mutlu kişi ben değildim. Bunlar ve bunlara benzeyen kurallara dikkat ederek yaşarsan mutlu ediyorsun, evet de karşındaki kişi aynı şeylere dikkat etmiyor, edemiyorsa, sana pılını pırtını toplayıp, çekip gitmek kalıyor o hayattan. Ağlaya ağlaya giderken, arkanda ağlayan birini bırakarak hem de. Üstelik gittiğin yerde de ağlamaya devam ediyorsun.

Semiha GÖKTUNA ANKARA-Eryaman 15 Mayıs 2010

posted under |
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

Hakkımda

Fotoğrafım
1968 Çanakkale doğumluyum.Halen Ankara'da yaşıyorum ama en büyük özlemim İzmir'e yerleşmek.Orda renk renk sardunyalar ve salıncakla tatlandırılmış kocaman balkonu olan bir evin beni beklediğine inanıyorum.Derin yaralar aldığım kazalarım oldu. Ama hayata dört elle sarılabilme yeteneğim sayesinde atlattım. Gülebiliyorum hala, birileri benimle gülebiliyor,acıkıyorum, susuyorum, uykum geliyor, özlüyorum, sessizce, umutla ve gülümseyerek daha iyi günlerin gelmesini bekliyorum, sevme yeteneğimi kaybetmedim henüz ve kaybetmeye de hiç niyetim yok, inanıyorum önce kendime sonra kendine inanan herkese. Bunlar az şey mi? Bence herşey, sizce de öyle değil mi?

İSTERİM HERŞEY GÖNLÜMÜZCE OLSUN, YA DA OLAN HERŞEYİ GÖNLÜMÜZ KABUL ETSİN.ÖNEM VERDİĞİMİZ HERKES UZANABİLECEĞİMİZ KADAR YAKINIMIZDA OLSUN, BU KADAR YAKINLIK İSTEMİYORLARSA BİZİMLE, UNUTABİLECEĞİMİZ KADAR UZAĞIMIZDA OLSUN. İSTERİM Kİ HAYATIMIZA GİREN HER ŞEY MİDEMİZE GİREN BİR KURU LOKMA KADAR DEĞERLİ OLSUN...

Bu Blogda Ara

Followers


Recent Comments